OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİNDEKİ OLAY!

4 Nisan 2018

Evin ufak tefek ihtiyaçları için alışveriş yapıyordum. Bir arkadaşımız aradı ve “Üniversitede birinin dört kişiyi öldürdüğünü” söyledi ve “Ben sana bilgi vereceğim” diyerek kapattı. İnanamadım.  Aklımdan ilk geçen şey, olayın basit bir adli vaka olabileceği idi. Bu durumun, Tıp Fakültesi bölgesinde aileler arası veya aile içi bir olaydan kaynaklanmış olabileceğini düşündüm. Bilgi geldikten sonra işin detayını öğrendim ve şoke oldum. Böyle bir vaka, Üniversite de, üstelikte Eğitim Fakültesinde oluyordu. Bir müddet sonra olayın detayı daha açık olarak ortaya çıktı. Sonra Türkiye Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Fatih Selek Bey aradı.  Ondaki bilgiler ile bizim bilgilerin örtüştüğünü gördük.

 

Olay üzüntü vericiydi. 15 Temmuz menfur darbe girişiminden sonra akademisyenler arasında gelişen fitne, bu olayın oluşmasına neden olmuştu.  Katil zanlısı araştırma görevlisi, önüne geleni şikâyet etmiş, bazıları bundan zarar görmüş hatta bazıları da tutuklanmıştı. Fakülte yönetimi de ilgiye yaptırımlar uygulamış ve bir noktadan sonrada film kopmuştu.

 

Olayın detayı adli ve idari soruşturmanın arkasından açık olarak ortaya çıkacak.  Olay sonrası mağdur yakınları ve bazı öğretim üyeleri; katil zanlısının Fakülte de huzursuzluk kaynağı olduğunu ve istenmeyen bir olaya neden olabileceğinin müteakip defalar Üniversite yönetimine bildirildiğini, YÖK’ün de konudan haberdar olduğunu ve önlem alınması gerektiği şeklinde Üniversite’ye yazı veya yazıların yazıldığı ifade ettiler.

 

Ben, Osmangazi Üniversitesi mensubuyum. Üniversite de değişik dönemlerde idari kademelerde de görev yaptım.  Rektörlük yapmaya talip oldum. Üniversite 1993 yılında Anadolu Üniversitesinden ayrılarak kuruldu.  Ben de 1997 yılında Üniversiteye intisap ettim. O yıllar ve sonrasında (2010’lu yıllara kadar) bu üniversite, çok iddialı olmayan ancak samimi ve dürüst insanların yönetiminde kaldı. Bu insanlar; zaman zaman kendilerine büyük bir kitlenin yönetiminin verildiğini, önemli sorumluluk aldıklarını, “bu emaneti hayırlısıyla kazasız belasız devretmekten” bahsederler ve dengeleri çok iyi korurlardı. İnsan ilişkilerinde ölçüye dikkat ederler, öğretim elemanlarının kendi aralarında ve idari personel ile olan ilişkilerin sağlıklı olmasına özen gösterirlerdi. Son yıllarda bu yapılamadı. Yönetim, bana oy verdin vermedin tartışmasını yaptı.  Kendine yakın hissettiği elemanları korudu, onların lehine ayrımcılık yaptı. Diğerlerini de ötekileştirdi.

 

Bu olay olmamalıydı. Üzüntülüyüz.  Bundan Üniversite zarar gördü.  Türk Yükseköğretim sistemi etkilenecek. Ben, 1978 kuşağıyım.  Bizim öğrencilik dönemlerimizde Üniversitelerde çok olay olurdu.   Ancak Üniversitelerde hiçbir zaman kişiler arası ilişkilere dayalı böyle bir olayın olduğunu hatırlamıyorum.  Bundan birkaç yıl önce Selçuk Üniversitesinde özel ilişiklere dayalı bir cinayet işlenmişti. Bu olaydan Üniversite zarar gördü.  Özellikle olayın geçtiği birimde huzursuzluk oldu.  Akademisyenlerin çoğu oradan ayrılmak istediler ve bir kısmı da ayrıldı.  Benzer durumla üniversite karşılaşabilir, dikkat!

 

Osmangazi Üniversitesi, bu olayın travmasında uzun süre kalacak, ismine yakışmayan şekilde anılacak ve performansı etkilenecek.  Logoyu değiştirmek yetmiyor.  Davranışlarınızı belli bir ilke (iyilik, doğruluk ve insani değer) çerçevesinde geliştirecek ve adil olmaya özen göstereceksiniz. Çağımızda ancak bu anlayışta kurumları rasyonel yönetilebilirsiniz.

 

Anlaşılıyor ki katil zanlısı, bir tetikçi gibi kullanılmış. Tanımadığı kişileri de şikâyet etmiş. İlgili kişi Tokat’taki Gaziosmanpaşa Üniversitesi adına burada öğretim görüyor.  Öldürülenlerden ikisi Tokatlı. Bunlar tesadüf mü?

 

Yakın arkadaşlarıma şunu söyledim: Sıcağı sıcağına sayın rektör çıkıp “üzgün olduğunu” belirterek ve “tüm sorumluluk benimdir” diyerek istifa etmelidir. Onlar benim gibi düşünmüyorlar. Ancak kendisi istifa etmese de devletin bir kamusal refleksinin olduğunu düşünüyorum.  Bu refleks, gereğini yaptırır. Bekleyip göreceğiz.

 

Böyle bir olay Üniversite de yaşanmamalıydı. İnsanlar, katledildi. Yüce Mevla’dan hepsine rahmet diliyorum. Acılar büyük.  Ölenler, elbette unutulmayacak ama acılar bir süre sonra pörsüyecek ve o canlar toprak olup gidecekler.  Ancak bu olayın izi uzun süre Osmangazi Üniversitesi üzerinde kalacak. 

 

Hayırlısı. Üzgünüz. “Keşke” sözcüğünü kullanmak istemiyoruz ancak böyle kötü bir olayın Üniversitemizde yaşanmamış olmasını arzu ederdik.

 

Üçayaklı bir felsefi sloganımız var. Bu sloganın birinci ayağı “sevgi” ve ikinci ayağı ise “sağlıklı düşünce”.  Bunların eksikliğini yaşıyoruz.  Sosyal problemlerimiz var. Bu nedenledir ki; tüm yazılarımızda üniversitelerimizin bu alandaki rolüne parmak basmak istiyoruz.  Biz, kendimizi kırgın da hissetsek, üzgün de olsak gelecek için ümitsiz değiliz. Her gelen günün yeni bir başlangıç olduğuna inananlardanız. Bu nedenle kendimize ve çevremize saygı çerçevesinde sloganımızı haykıralım.

 

Seven, düşünen ve üreten bir insan için devam.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

Eskişehir Web Tasarım