YÖK DESTEK BURSU

1 Ağustos 2018

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından verilen burslara karşı olduğumuzu müteakip defalar açıkladık.  Hep söylüyoruz, “Burslar, YÖK’ün asli görevi değildir”.  Bunlar, biraz popülist bir anlayışla veriliyor.  Esas itibariyle bu anlayışla hareket edilmese bile, fayda bulanlarda ve özellikle onların yakınlarında böyle bir karşılık buluyor. Bu nedenle bugün geçen hafta içinde esasları açıklanan destek bursları ile ilgili değerlendirmelerimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz. Bu uygulamaya, bazen "YÖK Başarı Bursları” da deniliyor.

 

YÖK başarı veya destek bursları, 2016 yılında başlatıldı. Geçen hafta içinde yapılan yeni bir açıklamayla da 2018-2019 Eğitim ve Öğretim yılında da bu uygulamaya devam edileceği belirtilerek başvuru esasları açıklandı. Bu kapsamda burs almaya hak kazanan öğrencilere, 12 ay boyunca 700 TL burs verilecek.  YÖK tarafından belirlenecek devlet üniversitelerindeki 47 lisans programına ilk üç sırada yerleşen adaylar bu burstan yararlanabilecek. Bu programlar, son yıl içinde yeniden düzenlendi. Öğrencilerin temel bazı şartları sağlaması gerekiyor. Öğrenciler, hazırlık sınıfı ve lisans öğrenim süresi boyunca ağırlıklı genel not ortalamasının 4 üzerinden 2.5 veya 100 üzerinden 65’in altına düşmemesi şartıyla YÖK Destek Bursundan faydalanmaya devam edebilecek.

 

Hangi programlara yerleşmiş öğrenciler bu burslardan yararlanacak ? Temel Bilimler Programlarında matematik, fizik, kimya, biyoloji bölümlerinde, Ziraat Fakültesi tüm programlarında, Orman ve Su Ürünleri Programlarında, Yer Bilimleri Programlarında, Veteriner Fakültelerinde ve Uzay Bilimleri ve Teknolojileri alanlarında faaliyet gösteren programlarda okuyan öğrenciler bu burslardan yararlanabilecek. Temel koşullardan biri, öğrencilerin Üniversite Giriş Sınavı sonucunda yukarıda belirtilen Devlet Üniversitesi programlarını ilk üç içinde yerleşmiş olmaları ve yerleştirdiği programının ilk 15 tercihi içinde yer almış bulunmaları.

Bir akıllı çıkıyor, “Bu programları nasıl tercih edilebilir hale getirebiliriz?” sorgusu ile konunun özüne inmeden peşi sıra tedbirler öneriyor.  YÖK yönetimi de tercih edilmeme nedenini araştırmadan veya konuyla ilgili değerlendirmelerin etraflı yapılmasını sağlamadan bunu yürürlüğe koyuyor.  Bunlar yanlış. Birkaç mücehhez örnek vermek istiyorum.

 

Ziraat Fakülteleri köhne,  Bölümler hantal.  Bu alanları, Yaşam Bilimleri Fakültesi (Life Science Faculty) haline dönüştürememişiz.   Klasik örgütlenme ile öğretime devam ediyoruz,  Ziraat Mühendisi yetiştiriyoruz, onlara meslek öğretiyoruz ve mevcut sistem içinde yer almasına sağlıyoruz. Büyükbaşta Anadolu’nun sahip olduğu ondan fazla yerli ırk var.  Biz, bu ırklarda Hollanda’nın, Avusturya’nın, İspanya’nın ve İtalya’nın geliştirdiği hayvan ırklarına tercih edilecek gelişmeleri sağlayamadık.   Ülkede hem süt hem de et üretiminde büyük sorunlar yaşanıyor. Tohumda da böyle.  Anadolulu çiftçisi, hala Rus buğdayını tohum olarak kullanıyor.  Burs verdiğiniz bu programlardan mezun kişiler; ya bu köhne akademik yapının mutsuz üyelerinden biri oluyor veya devlet kapısının sorgulamayan sadık üyesi.  Biz, bu fakültelere sistemi düzeltmeden pozitif ayrımcılık yapıyoruz.

 

Ülkemizdeki temel bilimler programlarında kalite düştü.   Çoğu Üniversitemizde fizik, matematik, kimya ve biyoloji bölümlerini açtık.  Bu bölümlerdeki öğretim elemanları, sanki kendilerini liselerin bir elemanı olarak görüyor.  Bu bölümlerden mezun olanlardan öğretmenlik hakkını kaldırdık.   Oysa bu öğrencilerimize öğretim yılları içinde “öğretmenlik formasyonu” kazandıracak dersler verilebilirdik.  Temel bilimlerde yer alan bölümlerde öğrenciye üçüncü yıldan itibaren bilim insanı ve öğretmen olma seçeneğini koysanız, bu sorun hafiflerdi.  Bilim insanı olacaklar ve sektörde çalışacaklar, daha detaylı bilimsel dersler alsa, öğretmen olacaklar da Eğitim Fakültelerinde öğretim formasyonu ile ilgili derslere yönlendirilse, öğrencilerin daha sağlıklı önlerini görebilmeleri ve yollarını çizebilmeleri mümkün olmaz mıydı? Ayrıca bu şekliyle Eğitim Fakültelerinin yükü azaltılamaz mıydı?  Eğitim Fakülteleri; yalnızca psikoloji, sosyoloji, eğitim bilgisi, rehberlik, liderlik, düşünce tarihi, ahlak ve öğretim metodoloji gibi sosyal bilimler alanlarında örgütlense daha iyi olmaz mıydı?

 

Peki, burslar kime veriliyor.  Devlet Yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilere. YÖK, ülkedeki tüm yükseköğretim faaliyetlerinin tek çatı kuruluşu değil mi? Evet.  O zaman neden Vakıf Üniversiteleri bu uygulamadan muaf tutuluyor?  “Efendim, zaten Vakıf  Üniversitelerinde bu desteklenen bölümler yok veya çok az” deniliyor, o zaman şu soruyu sormamız gerekmez mi?  “Vakıf Üniversiteleri zorunlu kalmadıkça bu bölümleri neden açmıyor veya neden bu programların dünyadaki çağdaş yorumlanmış biçimlerini tercih ediyor ve yeni alanlar tanımlıyor?”

 

Özetle bu tür destek bursları yanlıştır. İnsanlarımızı karşılıksız desteklemekten vaz geçelim.  Burs yerine geri dönüşü olan ve sistemi canlılık sağlayan kredi türü destekleri dikkate alalım.  Bir bedel karşılığı, meslek edindirmeye özen gösterelim.  Hiç şüphesiz, başarı değerlendirilmelidir. Ama adalet terazisinin şaşmaması, en temel gösterge olmalıdır.

 

Çalışmaya, gayretli olmaya ve bu hususları yaşam biçimi olarak benimsenmeye özen gösteren uygulamalara prim verelim. Ama unutmayalım ki; bunları öğreti haline dönüştürebilirsek ve doğru hareket alanları tanımlayabilirsek fayda oranını artırabiliriz.

 

Seven, düşünen ve üreten insan için devam.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

Eskişehir Web Tasarım