ÖĞRENCI BAŞINA YÜKSEK ÖĞRENIM HARCAMALARI

26 Mart 2020

Hükümetlerin yükseköğretime yaptığı katkı ile ilgili değerlendirmelerimize devam ediyoruz. Bu konuya, tersinden öğrenci başına yükseköğretim harcamalarını sorgulamak suretiyle daha kolay bir yaklaşım imkânı yaratabiliriz. Ancak şunu hep söylüyoruz.  Üniversiteler, bütünüyle hükümetler tarafından kontrol edilen bir kamu kurumu değildir. Aynı zamanda tüm ilişkileri gelir-gider üzerine kurulu bir şirket de değildir.  Özetle öğrenci-öğretim üyesi, öğretim üyesi-yönetici, araştırmacı-idari personel gibi ikilemler arasında birkaç cümle ile tarif edilemeyecek ince ilişkiler kümesi mevcuttur.   Üniversite yönetimleri de bunun farkında olarak, vakıf üniversiteleri örneğinde olduğu gibi kurumlarını tek başına ticari bir işletme gibi algılamamalıdır. Ama çalışanının sabah-akşam gelip gittiği bir klasik kamu kuruluşu olarak değerlendirilmesi de hiç doğru değildir.

 

Ülkelerin gücü için Gayrı Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYİH) önemli bir göstergedir.  Ancak toplum refahı ve gelişmişliği ile ilgili en önemli gösterge ise kişi başı GSYİH’nın büyüklüğüdür. 2017 yılı verileri ile en yüksek kişi başı GSYİH değeri esasında İsviçre, Norveç, İzlanda, İrlanda ve Katar sıralanıyor.  Bu beş ülkenin kişi başına düşen GSYİH değerleri 80 296 $ ile 61 264 $ arasında değişiyor.  Ancak bu beş ülke, dünyadaki toplam ekonominin ancak % 1.98’ini kontrol ediyor.  Bu ülkelerden sonra ABD geliyor ve ABD’nin kişi başı GSYIH değeri 59 939 $ ve bu ülke dünyadaki tüm mal, hizmet ve üretim değerinin % 24.08’ni kontrol etmektedir. Özetle bu ülke için hem kişi başına düşen değer büyük hem de dünyadaki toplam mal, hizmet ve üretimin değerinin oranı büyük. Bu göstergeler, ABD’nin gücü ve insanının yaşam standardı ile çok farklı bir yerde olduğunu gösteriyor. 

 

Bize coğrafi olarak yakın bazı Avrupa ülkeleri ile ilgili bazı değerleri de paylaşalım.  Almanya, Fransa, Birleşik Krallık ve İtalya önemli göstergelere sahip.  GSYİH değerleri nispi olarak büyük ve kişi GSYİH değeri de yüksek.  Fransa örneğini biraz daha detaylı ifade edelim. Fransa’nın GSYİH değeri 2.583 triyon $ ve kişi başı GSYİH değeri de 39 532 $’dır.  İtalya’nın da benzer değerleri var.

 

Peki, bizim rakamlarımız nedir?  2017 yılı verilerine göre GSYİH değeri 1 trilyon doların altında (852 miyar $) ve kişi başı değer ise 10 498 $’dır.  Yani, Fransa’ya ait değerinin ortalama üçte biri.  Mal transferi, üretim, hizmet yönünden Fransa bizim üç katımız.  İnsanlarının refah seviyesi ise 3 kat daha yüksek.  Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya deyip geçmeyelim. Bunların ülke olarak güçlü bir üretim, hizmet ve ticaret alt yapısı var ve insanlarının ekonomik gelişmişlik seviyesi de yüksek.  Son yıllarda Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Ön Asya’daki ülkelerde yaşayan insanların göç yollarının bu ülkelerde kesişmesi de tesadüf değil.

 

Bunları neden anlatıyorum.  Gelişmiş ülkelerin yükseköğretime ayırdıkları hem toplam hem de kişi başı GSYİH değeri yüksek. Tersinden ifade etmek gerekirse, yükseköğretimde öğrenci başına yapılan harcamaları yüksek. Yani bu ülkelerde yükseköğretim alt yapısına daha fazla katkı sağlanıyor, daha gelişmiş, daha rahat ve huzurlu bir öğretim imkanı var. Bu da insani değerleri yüksek bir öğrenci profili yaratıyor, düşünme ortamının hazırlıyor ve üretime yönelik bir öğretim modelini öne çıkartıyor.

 

ABD ve Birleşik Krallık’ ta yükseköğretim sistemine yapılan destek kişi başı GSYİH değerinin ortalama % 50’den fazla.  Fransa, İtalya ve Almanya gibi ülkelerde ilgili oran ortalama % 25 civarında, Baltık ülkelerinde ise % 22 ile % 25 arasında değişiyor.  Tabii ki oransal büyüklerin çok geniş bir aralıkta değişmesinin en önemli nedenlerinden biri, seçilen yükseköğretim modelidir.

 

Peki, hemen bizim ülkemizde bu değerler esasında yükseköğretime ayrılan pay nedir? Bunu sorgulayalım.

 

Bizim geçmişten beri gelen savunduğumuz bir ilke vardır: Ülkemizde merkezi bütçeden ayrılacak payın kişi başı GSYIH değerinin % 30’unun altına düşmemesi gerekir. Bunu için Ülkemizdeki yükseköğretim sisteminin mali kaynakları anlamında yapılması gereken en stratejik işlem, öğrenci başına öğrenim harcamaları için kişi başı GSYİH’a bağlı bir endeks oluşturulmalıdır. Bu endeks, tedrici olarak % 30 seviyesine ulaşmalıdır.   Bundan sonraki aşamada, bu harcamaların hangi kaynaktan ve ne şekilde yapılabileceği hususunda planlamalar yapılmalıdır.  Aynı zaman da bu endeks, ülkemizdeki yükseköğretim harç bedeli için bir değerlendirme kriteri olarak alınabilir. Kişi başı milli geliriniz yükseldikçe, yükseköğretim harcamalarınızın kaynağı da artacak ve buna bağlı olarak öğrenim maliyetleri de yükselecektir. Basit ancak realisttik bir yaklaşım.

 

Mevcut durumda ilgili değerler nedir? Ülkemizde 2017 yılı için  bu değer (kişi başına GSYIH) 10 498 Dolardır. Devletin Merkezi Yönetim bütçesinden o yıl için öğrenci başına yaptığı destek 1045 $’dır.  Vakıf üniversitelerin sisteme alınması ve direkt olmayan katkılarla birlikte bu değer % 60 fazlasıyla 1 672 $’a ulaşmaktadır.  Bu da o yıl için kişi başı GSYIH değerinin % 15.9’una karşılık gelmektedir.  Türk lirasının çok değerli olduğu yıllarda bu pay 3000 $’ın üstüne çıkmıştır. Daha özgün ifade etmek gerekirse 2013 yılında, Merkezi Yönetim bütçesindeki yükseköğretimin payı öğrenci başına 3 301 $’a yükselmiştir.

 

Özetle bu hedef hayal değildir.  Bundan sonra yükseköğretim payının nasıl, hangi içerikte ve hangi usulde dağıtılacağına karar verilebilir. Tüm bu çalışmalar kapsamında, yeniden yapılanmanın esaslarının, özellikle orta öğretimden sonra iki-yıllık öğretim kurumlarının yükseköğretim dışına alınması ve makul bir öğretim harcının getirilmesi gibi temel hususların tartışması gerekir.  Sonraki yazılarımızda bu detaylara girmek istiyoruz.

 

Biz, galiba her şeyin müspet ilimle çözüleceğine inanıyoruz. Bu bir iyimserlik göstergesi. Oysa adil yönetişim, kıymetli üretim ve dengeli paylaşım gibi daha anlamlı değerler de var. Fuzuli’den bir dörtlükle sözümüzü tamamlıyoruz (İlm kesbiyle pâye-i rif’at / Ârzû-yi muhâl imiş ancak / Aşk imiş her ne var âlemde / İlm bir kîl ü kal imiş ancak). Anlaşılır Türkçesi’ni de yazalım mı? (İlim kazanmakla rütbenin yükselmesi / Olmayacak bir hevesmiş sadece. / Aşk imiş her ne varsa kainatta/ İlim bir dedikodu imiş sadece).

 

Huzurlu olan insanın sevgi kanallarını çalışır, düşünmeyi bilir ve üretimin kıymetini anlar. Haydi hayırlısı.

 

Seven, düşünen ve değer üreten insan için devam.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

Eskişehir Web Tasarım