MEHMET DOĞAN CÜCELOĞLU

19 Şubat 2021

Mehmet Doğan Cüceloğlu, 17 Şubat 2021 tarihi Çarşamba günü hakka yürüdü.  Rahmetli Cüceloğlu, Mersin’in Silifke ilçesinde 11 çocuklu bir ailenin son üyesi olarak dünyaya gelmiş ve küçük yaşta annesini kaybetmişti. Zor geçen ilk ve orta öğretim yıllarından sonra İstanbul Üniversitesine girdi. İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olan Cüceloğlu, ABD’de Illinois Üniversitesi’nde Bilişsel Psikoloji doktorasını yaptı ve çalışmalarını 1996 yılına kadar bu ülkede devam etti. 

 

Doktora yaptığı sırada yine doktora öğrencisi olan Emily ile tanıştı ve evlendi.  Bu evlilikten Ayşen, Elif ve Timur isimli üç çocuğu oldu. Rahmetli Cüceloğlu evliliği ile ilgili şunu söylüyor: “Evlendiğimde ne kendimi tanıyormuşum, ne de evliliğin ne olduğunu. Silifke'de büyürken çevremde gördüğüm evlilik, koca, baba modelleriyle Kaliforniya'da büyümüş feminist bir Amerikalı kıza kocalık yapmaya çalıştım. Sonuç: hem ben çok ıstırap çektim hem de Emily'e acı çektirdim. Benim şimdi yüreğimi en çok yakan çocuklarıma verdiğim acılar. Onlardan dört yıl ayrı yaşadım.” Ve devam ediyor Cüceloğlu “Yaşadığım acılar her şeyi bilmediğimi, öğrenmem gereken çok şey olduğunu gösterdi ve yalnız bilgi yönünden değil, insan olarak gelişmem gerektiğine ikna oldum.”

 

Türkiye döndükten sonra Hacettepe ve Boğaziçi Üniversitelerinde çalıştı. 1996’dan bu yana Türkiye’de üniversite öğrencilerine, öğretmenlere, ana-babalara ve iş adamlarına yönelik seminerler, konferanslar ve atölye çalışmaları düzenledi. 1990’dan bu yana kitaplarını Türkçe olarak yayınlamaya özen gösteren Cüceloğlu, insanımızın düşünce, duygu ve davranışlarını bilimsel psikoloji kavramları içinde inceleyen kitaplar yazdı.  Ben kendisini, 20 yıldan fazladır tanıyorum. Ankara’da bazı konuşmalarını dinledim ve yayınlarını sürekli takip etmeye çalıştım.  2002 yılında okuduğum bir yazısı beni çok etkiledi ve yaşam biçimimi oluşturdu.  Bu yazıyı da ihtiva eden bir linki sizlerle paylaşıyorum.  İnsan olarak gelişmenin bir sınırı olmadığını da kendi sözlerinden öğrendim.

 

https://www.koycoy.com/basyazi/12/aydin-insan-yetistirmek-mart-2008

 

Ben onun konuşmasını dinlemeye giderken heyecanlanır, konuşmasını dinlerken küçülür ve konuşmasını dinledikten sonra da sırtı defalarca yere gelmiş ancak boynu dimdik bir Karakoyunlu pehlivanı gibi hissederdim kendimi. Konuşma sonrası eve geldiğim de etrafını kucaklamaya çalışan bilge bir yörük ebesi (ata ana) gibi davranırdım.

 

Bu büyük insan dün Hakk’a yürüdü. Seksen yaşının üstünde biri olarak salgın ile ilgili konuşmasında “Aklın ve bilimin ne dediğini dinleyerek kendi kültürümüz ile gelen alışkanlıklarımızı değiştirmemiz mümkün.  Hayatta zor veya kolay bir şey yoktur. Hayata intibak edeceksiniz. Ben bu süreçte evin içinde de yürüyorum” derken gösterdiği iradeyi takdirle karşılıyorum.  O, çok kişiye olduğu gibi bana da çok şey öğretti.

 

Nefes almak ne büyük bir mucize, şükretmek lazım.” derken inancının samimiyetini anladım.

 

Mutluluk aramakla bulunacak bir şey değildir, onu inşa etmek gerekir” derken yaşamının incelikleri ile ilgili düşüncelerini öğrendim.

 

Kişinin huzursuzluğu, mutsuzluğu, gerginliği, sıkıntısı, depresyonu onu uyandırma çalışan önemli dostlarıdır” derken onun savaşçı kişiliğindeki temel öğelerinin nelerden oluştuğunu anladım.

 

Bir insanın gelebileceği en büyük mertebe, güvenilir insan olmaktır” derken yaşam felsefesinin ne olduğunu idrak etmeye çalıştım.

 

İnsan ve toplum yaşamı ile ilgili daha çok değerli tespitleri var rahmetli Cüceloğlu’nun. Yakın zamanda verdiği mülakattaki sözleri de manidar. Orada ölümden bahsediyor, sevdiklerin hatırlanması gerektiğinin altını çiziyor ve nihayetinde “toprak aldığını vermez” diyor. Sosyal medyaya düşen bu paragrafı birlikte okuyalım: “Yanınızdaki kişiye değer verin; kırmayın onu. Durup durup sevdiğinizi söyleyin, özel hissettirin.  En ufak bir şeyde bitti demeyin, ağlatmayın, üzmeyin. Neden mi? Çünkü ölümün saati yok. Belki son görüşünüzdür, belki de son sarılmanızdır. Belki saatler sonra ona değil de artık toprağa dokunacaksınız, onu değil de toprağını öpeceksiniz.  Sevdiklerinizin değerini kaybettikten sonra değil, şu an bilin. Toprak aldığını vermez

 

Cenaze töreni, 18 Şubat 2021 tarihi Perşembe günü yapıldı. Bazı televizyon kanalları, bu töreni canlı verdi. Salgın nedeniyle katılamadığımız cenaze törenini de bir televizyon kanalından izledik.  Cenazeye Cumhurbaşkanlığı adına İbrahim Kalın Bey katıldı ve tören sonunda ailesine Cumhurbaşkanımızın da taziyelerini bildirdiğini ifade ettiği kısa bir açıklama yaptı. Gönül daha üst düzey bir katılım beklerdi. İyi oldu.

 

Rahmetli Cüceloğlu, bu toprakların ortak değeridir. Ötekileştirilemeyecek kadar özgül ağırlığı yüksek ve “bizim” denilemeyecek kadar da geniş çerçeveli bir insandı.  O, “insanlar, hayvanlar, ağaçlar, böcekler, hepimiz BİZ’in bir parçasıyız” derken, can yoldaşlığını ve maddenin manasının ne olduğunu anlatmaya çalışıyordu.

 

YÖK, rahmetli Cüceloğlu’nun eserlerini sentezleyecek bir komisyon oluşturup ülkemizdeki tüm üniversitelerde okutulacak bir ders açmalı ve dersin ismi de “İnsan ve Toplum” olmalı.  Kredisiz olacak bu ders, öğrenci mezuniyeti ve öğretim üyesi akreditasyonu için mecburi olmalı. Bu uygulama, insan olarak gelişebilmenin en faydalı yollarından biri olabilir. Zira toplumda ruh sağlığı problemi çok. Hatta akademik camiada bu bozukluk daha fazla.

 

Yalnız bu ders değil, özgün alanlarda toplum önderi insanlar için daha başka dersler de açılabilir. Ama yozutmadan bu işleri yürütmek lazım.  Pandemi bir potansiyelimizi ortaya çıkardı: uzaktan eğitim. Bu tip dersler, çalışılarak ve canlı olarak öğrencilerimizle, hatta ilgi duyan insanımızla “yaşam boyu öğretim” anlayışı ile işlenmeli.

 

Yüce Mevla, gani gani rahmet eylesin, Cennet mekânı olsun.

 

Seven, düşünen ve üreten insan için devam.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

Eskişehir Web Tasarım